29 Kasım 2016 Salı

Yeni Yeni Başlangıçlar

     Yıllar önce 2010 yılında ne yazacağını bilmeyen bir toy olarak oluşturmuştum bu bloğu ve arada bir şeyler paylaşmış öylece aktif tutmuştum kendimce. 

     Şimdi eski yazıları silip silmeme kararsızlığıyla birlikte yeni bir isim verdiğim bloğumu bir gezi bloğuna çevirebilir miyim diye bir kaç adım atmaya karar verdim. 'Belki' diyorum, hatta 'neden olmasın?' diyorum daha çok, 'neden bir yerler gezerken aklımdan hep geçirdiğim şeyi hayata geçirmeyeyim?'


     Evet, bloğumu oluşturduğumda 19-20 yaşlarında üniversite 2. sınıfa giden biriydim, şimdilerde hayatına Fransa-Paris'te devam eden 26 yaşında bir kadınım. Hala öğrenciyim, bununla yaşamayı seviyorum :) Şimdi bir yandan eğitimimi alırken bir yandan yeni yerler görme hevesiyle bir yerlerde bulunuyorum. 
Ve bunları paylaşabileceğim kadar kişiyle paylaşmak istiyorum. 
...
Çünkü;
     Ne zaman yeni bir yer görsem, içimden hep, orayı göremeyecek olan tanıdıklarıma, sevdiklerime 'bir fırsat verebilsem, onlarda görebilse buraları' diyorum. Elimde onlara bu fırsatı verebilecek sihirli güçlerim yok ama günümüz imkanlarıyla kendi bakışlarımı, hislerimi, gezdiğim yerlerden bahsederek, başka insanlara geçirebilir ve bir bakıma onlara da o yerleri gezdirerek, bundan mutluluk duyabilirim. 
     
     Zaman zaman yazı, zaman zaman video paylaşımı yaparak çok insana ulaşırım belki ya da en azından sevdiklerime, aileme, arkadaşlarıma... 

14 Aralık 2010 Salı

' görüşmeyeli nasılsın.? ' dedi dev.
' çok şey oldu. ' dedi minik kız.
...
...sustular...
' ama anlatacak hiçbir şey yok.!! ' diye devam etti.
...
...sustular...

13 Aralık 2010 Pazartesi

BEN.. BUYUM.. BÖYLEYİM.. BÖYLE OLMALIYIM..

karlı bir kış gününde, oturduğum pencerenin önünde, dışarıda her yeri kar kaplamış görürken hala içimde bir kuş cıvıldaması hissetmek ve bir bahar akşamındaymış gibi penceremi açıp temiz havayı içime çekebilmek.. zihnimin tüm zıtlıklara rağmen bana bunları sunabilmesi müthiş.. bugün farklı bir gün. böyle olmalıydı. yoksa ayağa kalkamazdım, bir kez daha düşersem.. düşmemek için kaptırmalıyım zihnimin bu tatlı oyunlarına kendimi.. gülümsemeyi öğrenmeliyim ve seçebilmeliyim en zor şartlarda bile.. en azından tebessümü.. çünkü ben buyum, böyleyim, böyle olmalıyım.. karlı da olsa gökyüzü, güneşi içimde hissetmeliyim..

11 Kasım 2010 Perşembe

ben bu yaşa NE ZAMAN geldim...

Bazen yıllar, aylar daha çabuk geçiyor günlerden. Nasıl oluyor bilmiyorum, ama geçiyor işte.. Bir bakıyorsun herşey geçip gidivermiş senden.. Taa yıllar öncesinde kalmış...
Özlediğimi fark ettim bugün geçmişten parçaları.. Nerede diye dönüp baktığımda, anladım işte yılların geçmiş olduğunu üzerlerinden..
Gece yarılarım vardı benim uyuma saatimi çiğneyip oyun oynadığım, gizlice televizyon izlediğim, ablam uyuyunca oyun oynamak için uyandırmaya çalıştığım.......
Bir bahçem vardı benim, düşüp dizlerimi kanattığım, arkadaşlarımla lastik atladığım, bisiklet sürdüğüm, diğer bahçenin çocuklarıyla laf atıştığım...
Küçücük bir kalbim vardı benim sevgi taşan........
Ne mi oldu sonra.?
Sanırım yalnızca BÜYÜDÜM...

26 Ocak 2010 Salı

''İNSAN'' travması...


insanlar...
işte benim sorunum bu..aslında hepsi değil bazıları..yani tanımadıklarım birde tanıyıp sonra tanımamış olmayı istediklerim... güvenle yürüyebilmek tek istediğim bu yalnızca.. ama nedense uzun zaman geçmiş olsada geçmemiş, geçememiş olan hastalıklarımın en önemlisi bu..! yürüyememek yolda, hava kararmaya başlar başlamaz tedirginliğin başlaması... ve dahası.... tek başına geçememek hiçbir sokak arasından.. otobüslerde bir bayan daha var mı diye bakınmak.. taksiye tek binmemek için bir tanıdığın gelmesini beklemek.. işte bütün bunlar zamanla tüketecek beni biliyorum.. aslında işte ben bu ''İNSAN'' travmasından korkuyorum....